İye


İye, nesnelerin içinde var olan, olağanüstü doğasını aktaran gizli güçtür. Onun koruyucusudur. Ayrıca iyiliksever ruhlara verilen isimdir. Türk mitolojisinde pek çok doğa unsurunun özellikle de belirli bir anlamı ve değeri bulunanların mutlaka bir İyesi vardır. Dağ İyesi, Ağaç İyesi, Su İyesi gibi… Bağ İyesi üzüm bağını korur. İnsanlardan kendilerine yani korudukları şeye karşı saygılı olmalarını beklerler. Öyle olmadığında kızarlar. Bunun dışında zararsızdırlar. Bu ruh her bir unsurun her üyesi için ayrı ayrı mevcuttur. Ve onun ayrılmaz bir parçasıdır. Örneğin her ocağın kendi koruyucu ruhu vardır. Hatta İslam sonrası Mescit (Meçet) İyesi adı altında Cami ve Mescidlerin bile koruyucu ruhları olduğuna çok uzun süre inanılmıştır. Hatta Tatarlar arasında bugün bile yaygın olarak bu inanış yer almaktadır. İyeler bulundukları yerin temizlik ve güvenliğine çok önem verirler, hatta insanlara örnek olsun diye bunları bazen kendileri gerçekleştirirler. Ayrıca Altay Ezi (Altay Dağının koruyucusu) gibi özel adlarla oluşturulmuş iye adları da vardır. Türkçe’deki Issız tabiri Koruyucu Ruhu olmayan yerler için kullanılırdı. Bu varlıklar korudukları yerin dışında güçsüzdürler, o yüzden oraları terk etmezler. Hemen her şeyin iyesi olabilir örneğin: Taş İyesi veya Çekiç İyesi… Bu anlayış İslam dinindeki, her nesnenin ve her varlığın başında en az bir melek bulunur anlayışı ile de paralellik göstermektedir. Örneğin her insanın sağ ve sol omzunda günah ve sevaplarını yazan melekler (Kiramen ve Katibin) bulunmaktadır. Dolganlarda Eski Mallar İyesi şeklinde ifade edilebilecek bir İye dahi vardır. Kimi zaman soyut olguların veya olayların da İyesi bulunur, örneğin Çut Ezi (Kıtlık İyesi) kıtlıklara neden olan bir varlıktır. Bu nedenle, tüm İyeleri tek tek incelemek mümkün görünmediği için sadece en çok bilinen ve tanınanları ele almak daha doğru olacaktır. Türklerle komşu bir kavim olan Yenisey Ostyaklarında Eç (Es) adlı bir Gök Tanrısı vardır ve göğün yedinci katında yaşar. Yakutlar İye için bazen Küdegen tabirini kullanılar. Teleğüt Türklerinde Dünyanın başından veri var olan İyezi adlı bir ruh bulunur, ki belki de Baş İye olarak tanımlamak uygun olacaktır. İyeler bazen Bekçi olarak da adlandırılır. Etrüsk yazıtlarında İe olarak yer alır. İyeler iki ana sınıfa ayrılır.


------------------------------------------------------------------------------
Kök-Kalığ (Gök-Hava) İyeleri: Gök cisimlerinin koruyucu ruhlarıdır. Her bir gök cisminin kendi iyesi vardır. Bir görüşe göre sayıları 19 tanedir.
Yar-Sub (Yer-Su) İyeleri: Yerle ve sularla ilgili bulunan varlıkların iyeleridir. Her bir varlığın kendi iyesi bulunur. Bir görüşe göre sayıları 17 tanedir. Dağların eteklerinde, nehirlerde, pınarlarda, ormanlarda otururlar. Hakaslar bu İyeleri sadece iki tane düşünürlerdi. Dağ Ezi ve Su Ezi.


------------------------------------------------------------------------------


Sibiryada anlatılarda yer alan İtje (İçe) adlı bir kahramandan bahsedilir. Ailesi dev tarafından yenir, o da saldırarak devi öldürür. Dev hemen hayata geri gelir ve İtje devin vücudu yanana kadar her defasında onu öldürür. Sivrisinekler devin küllerinden ortaya çıkarlar. Yine Sibiryada İtşi (İçşi) adlı bir doğa tanrısının varlığına inanılır. Bu tanrı eşyaları ve silahları korur.


Ege denizinin adı Yunan mitolojisindeki Aegeus (Egeus)’un bu denizde boğulması nedeniyle orta çıkmıştır. Egeus boğularak bu denizin İyesi (İye/Ege/Eğe dönüşümü ile Ege'si) yani koruyucu ruhu haline gelmiştir. Her ne kadar Yunan kaynaklı bir efsane ve Yunanca kökenli bir isim olsa da ilginç bir kelime benzerliği vardır.


Bir başka ilginç örnek ise kazan'ın içinde yaşadığına inanılan Kazan İyesi'dir. Kazan uzun süre kullanılmadığında canı sıkıldığı için kazanın kapağını oynatarak ses çıkarır. Kazan İyesi, Nasreddin Hoca'nın Kazan Doğurdu fıkrasını akla getirir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder